ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ TARİHÇESİ
Ülkemizde yüksek din öğretimi fikrinin medeniyet tarihimize bakıldığında çok derin köklere uzandığı görülmektedir. Bu köklerin, üniversitelerin kuruluşundan da eskiye dayandığını söylemek mümkündür. Zira gerek İslam dünyasında gerekse Batıda farklı seviyelerde ve farklı kurumlar vasıtasıyla din eğitiminin verilmesi, bir ihtiyaç olarak görülmüştür. Yüksek din öğretiminin İslam medeniyetindeki geçmişine bakıldığında, İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde medreseler, ilim seyahatleri gibi faaliyetler sayesinde söz konusu ihtiyaç karşılanmaya çalışılmıştır. Bu çabanın, yüksek öğretim fikrinin İslam coğrafyasının sınırlarını aşan ve Batı’yı söz konusu alanda kurumsallaşmaya sevk eden bir tetikleyici yönü olduğu açıktır. Şüphesiz Batı’da üniversitelerin ortaya çıkmasıyla yüksek öğretimin bir parçası olarak görülen din eğitimi, kendi tecrübemizden farklı bir tarihsel seyir izlemiştir. İslam toplumlarında da eğitim öğretim faaliyetleri, farklı kurumlar, metotlar ve içerikler vasıtasıyla dönüşerek günümüze kadar gelmiştir.
Medreseler haricinde bir yüksek öğretim kurumu olarak üniversite teşekkülü düşüncesi, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Sultan Abdülmecid Dönemi’nde (1823-1861) ortaya çıkmıştır. Dârülfünun fikri, Tanzimat devrinde halkın eğitimi meselesi içerisinde ele alınıp geliştirilmiş, daha çok her türlü ilmin okutulacağı bir müessese olarak düşünülmüştür. (İhsanoğlu, 521) Yapılan ilk denemenin ardından, 1869’da yürürlüğe giren ve II. Meşrutiyet’e kadar geçerli olan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile ikinci bir Dârülfünun kurma teşebbüsünün mahiyeti ortaya konulmuştur.
Bu yüksek öğretim kurumları içerisinde din öğretiminin yer alması, Tanzimat Dönemi’nden sonra (1876) gündeme gelmiştir. Yüksek din öğretiminde çok önemli bir adım olarak görülebilecek bu başlangıç, Ulûm-ı Diniye Mektebi’nin kurulma teşebbüsüdür. 1885 yılında beş yıllık planlaan müfredat içerisinde tefsir, hadis, kelam, fıkıh, Arapça tercüme ve İnşa usulü hazırlık derslerine yer verilmiş olup öğrenciler için yirmi kişilik bir kontenjan hazırlanmıştır. Bu hazırlıklarla eş zamanlı olarak faaliyete geçmemiş olsa da Ulûm-ı Diniyye Mektebi, yıllar sonra tekrar açılan Dârülfünun bünyesinde Ulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesi adı ile gerçekleşmiştir. 1900 yılında kurulan ve sekiz yıl içerisinde 88 mezun veren Ulûm-ı Âliye-i Diniye, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, İslam Tarihi derslerinden müteşekkil bir müfredata sahiptir. (Engin, 7-9) Bu haliyle medreseler kadar tercih edilen kurumlar olmasa da Osmanlı’nın son dönemlerinde din eğitiminin üniversite statüsünde yüksek öğretime konu olması, belli bir ihtiyacın varlığına da işaret etmektedir.
Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde, Tevhîd-i Tedrîsat Kanunu (3 Mart 1924) ile birlikte yapılan düzenlemeler sonucunda mektep ve medreseler Maarif Vekaleti’ne bağlanmış; kanunun 4. maddesi uyarınca bir ilahiyat fakültesi kurulması kararlaştırılmıştır: “Maarif Vekâleti yüksek diniyat mütehassısları yetiştirmek üzere Dârü’l-Fünûn’da bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hıdemâtı dîniyyenin ifası vazifesi ile mükellef memurların yetişmesi için ayrı mektepler küşat edecektir.” (Ayhan, 38)
Bu kararı dayanak alınarak 21 Nisan 1924 tarihinde İstanbul Dârü’l-Fünûn Talimatnamesi kabul edilmiş ve Tıp, Hukuk, Edebiyat ve İlahiyat fakülteleri kurulmuştur. Öğrenim süresi üç sene olarak belirlenen Dârülfünun İlahiyat Fakültesi, aynı sene üç yüze yakın öğrenci ile eğitim-öğretim hayatına başlamıştır. (Aydın, 80) Yeni kurulmuş cumhuriyetin hemen akabinde rağbet gösterilen bir kurum olarak Darulfünun İlahiyat Fakültesi, zengin müfredatı ve hocaları ile kendi döneminin önde gelen eğitim kurumlarından biri halini almıştır. 27 Eylül 1925 tarihinde yapılan düzenlemeler ile müfredattan çıkarılan Mabe’de’t-Tabia, Ruhiyât, İslâm Felsefesi Tarihi, İçtimâî Ruhiyât derslerinin yerine Felsefe Tarihi, Arap Edebiyatı, Felsefe-i Din, İslâm Filozofları, İslâm Bediyyatı, İslâm Mezhepleri, Akvam-ı İslâmiyye Etnografyası isimli dersler getirilmiştir. (Bayraktar, 446) Dokuz yıl boyunca eğitim-öğretim hayatına devam eden fakülte, başta gördüğü rağbetin azalması ve hatta öğrenci bulunamaması münasebetiyle 1933 yılında kapatılmıştır.
Fakültenin ilk açıldığı 1924-1925 eğitim-öğretim yılında 284 kayıtlı öğrencisi mevcut iken bu sayının 1926-1927’de 167’ye, 1927-1928’de 53’e, 1929-1930’da 35’e ve en nihayet kapandığı 1932-1933 eğitim-öğretim yılında 20’ye düşmüş olması, fakülteye olan ilginin gerek zamanın yönetimi gerekse halk nezdinde giderek azaldığını göstermektedir.(Baş, 2024:104) Dönemin hâkim atmosferi ve anlayışı sonucu 5 Mayıs 1933’te yapılan kabine toplantısında Dârülfünun’un kapatılıp yerine İstanbul Üniversitesi’nin kurulması kararlaştırılınca, 31 Mayıs 1933’te İlahiyat Fakültesi de kapatılmıştır. Daha önce İsviçreli akademisyen Malche’ye hazırlatılan üniversite reformu raporunda, İlâhiyat Fakültesi’nin kapatılması durumunda, kurulması düşünülen İstanbul Üniversitesi bünyesinde Edebiyat Fakültesi’ne bağlı, Ulûm-i Dîniyye veya Diyanet ve İslâm Felsefesi Tarihi adıyla öğretim yapacak bir bölüm açılması teklif edilmişse de bunun yerine sadece İslâm inançları, tarih, kültür ve medeniyeti alanlarında ilmî araştırma yapacak İslâm Tetkikleri Enstitüsü adıyla yeni bir merkezin açılması kararlaştırılmıştır. Cumhuriyetin ikinci Diyanet İşleri Başkanı olarak da görev yapan Mehmet Şerefettin Yaltkaya’nın (1880-1947) müdür olarak tayin edildiği enstitüye çok sayıda öğrencinin başvuruda bulunmasına rağmen, Edebiyat Fakültesi Meclisi reform kanununda eğitim öğretime izin verilmediği gerekçesiyle bu başvuruları kabul etmemiştir. Öğrencisi olmayan enstitü, hocaların emekli olmalarıyla bir süre sonra kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Öyle görünüyor ki yüksek din öğretimi teşebbüsleri Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne değin farklı içerik ve vesilelerle gündeme taşınmış ve hatta hayata getirilmişse de Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan ilahiyat fakültesi gibi kalıcı olamamıştır.
Bununla birlikte 1933’te Dârülfünun İlahiyat’ın kapanması, yükseköğretimde din eğitimi tartışmalarının kesilmesi anlamına gelmemiştir. Gerek müfredat gerek yöntem gerekse bu eğitimi verecek kurumun hüviyeti olsun, ilahiyat eğitimine ilişkin tartışmalar, yüksek din öğretiminin ülkemizde var olmadığı yıllarda da gündem olmaya devam etmiştir. Pek çok kez tartışmaların ana konusu olarak ilahiyat eğitimi, meclis gündemine de taşınmıştır. 1946 yılına gelindiğinde Van Milletvekili İbrahim Arvas, Konya Milletvekili Fatih Gökmen ve arkadaşlarının imam hatip okulları ve yüksek din öğretimi verilmesi amacıyla bir ilahiyat fakültesi ihtiyacından bahsettikleri konuşmaları ve akabinde hazırlanan kanun tekliflerinin genel kurulda ve milli eğitim komisyonunda tartışmaya açılması sayesinde bu mevzu tekrar ülkenin konuştuğu meselelerden biri haline gelmiştir. Bu tartışmalarda meclis kayıtlarında Başbakan Şemseddin Günaltay, Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu, IX. Dönem Konya Milletvekilli Ömer Rıza Doğrul gibi isimler sıkça söz alarak görüşlerini beyan etmişlerdir. Yapılan müzakere ve tartışmalar neticesinde kamuoyu desteğinin hissedilmesi ve ihtiyacın gereklilik arz etmesi sebebiyle imam ve hatip gibi din görevlileri yetiştirmek üzere bir okul açmak, yüksek din bilginleri ve mütefekkirleri yetiştirmek için üniversitede bir İslâm İlahiyat Fakültesi kurmak gibi bazı tavsiye kararları alınmıştır. Yaşanan gelişmelerle birlikte 1946’da eğitim-öğretim hayatına henüz yeni başlayan ve cumhuriyetin ilk üniversitesi olma özelliğini taşıyan Ankara Üniversitesi, bir ilahiyat fakültesinin teşekkül merkezi haline gelmiştir. Meclisteki görüşmelerin neticesinde ilahiyat fakültesinin açılmasına ilişkin eğilimler doğrultusunda Ankara Üniversitesi Senatosu da gerekçeli kararını açıklayarak aynı yönde görüş beyan etmiştir. Buna göre açılması muhtemel ilahiyat fakültesi hakkında dönemin rektörü Prof. Dr. Enver Ziya Karal başkanlığında gerçekleşen müzakerelerde alınan 1948 tarihli ve 236 sayılı karar şu şekildedir:
“236- Üniversitemizde bir İslâm İlâhiyatı Fakültesi açılması hakkında Senatonun düşüncesi: Birçok üyeler söz aldılar. Lehte ve aleyhte beyanatta bulundular. Şu fikirler belirdi: a) Bir kısım arkadaşlar bir İslâm İlâhiyatı Fakültesi açılmasını zarurî görüyorlar.
b) Bir kısım arkadaşlar henüz bir kanaata sahip değillerdir. Bunlar, Fakülte profesörlerinden sorulması doğru olur. Üzerinde daha fazla düşünmek yerinde olur dediler.
c) Bir kısım üyeler bunun lâyiklik prensibi ile nasıl kabili telif olduğu hakkında vuzuha varmamış olduklarını ileri sürdüler. Neticede senatonun bu hususta çoğunluk teşkil edebilecek belli bir fikri olmadığı anlaşıldı.” (Ankara Üniversitesi Senato Kararları Defteri )
Üniversiteden çıkan bu kararın akabinde meclis tarafından uygun görüldüğü şekilde İlâhiyat Fakültesi ile ilgili kanun tasarısı 4 Haziran 1949 Cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 101. Birleşiminde Ankara Üniversitesi kuruluş kadroları hakkındaki 5239 sayılı kanuna ek kanun olarak görüşülmüştür. Alınan kararlar 10 Haziran 1949 tarihli Resmî Gazete’de 5424 sayılı kanun olarak yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi açılmıştır.
Bu karar, Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sinde yüksek din öğretiminde bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Aynı yıl, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin eğitim-öğretim programı, akademik kadro yapısı, öğretim faaliyetlerinin yürütüleceği mekanlar ve öğrenci alımına ilişkin hazırlıkların tamamlanması yaklaşık dört ay sürmüştür. İlk olarak 29 Haziran 1949 tarihinde gerçekleştirilen (384-386 numaralı) Senato toplantısında, fakültenin kuruluşuna dair hukuki düzenlemelerin incelenmesi amacıyla Rektör Hikmet Birand başkanlığında bir komisyon kurulmuştur.
Bir süre sonra, 20 Eylül 1949 tarihli Senato toplantısında, önceki toplantıda oluşturulan komisyonun çalışmalarının sonuçları değerlendirilmiştir. Komisyon, İlahiyat Fakültesinde görev alacak öğretim üyelerinin yalnızca mevcut kanunlar çerçevesinde ve akademik kariyere sahip kişiler arasından seçilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. 23 Eylül 1949 tarihli (394 numaralı) Senato kararında ise, daha önceki toplantıda oluşturulan komisyon raporu okunmuş ve İlahiyat Fakültesinin temel disiplinleri ile bu disiplinlere bağlı derslerin belirlenmesi yapılmıştır. (Baş, 2019: 55)
Bu süreç, Türkiye’de din eğitiminin modernizasyonu açısından kritik bir adım olmuş ve yüksek din öğretiminin akademik temellerinin atılmasına zemin hazırlamıştır. Fakültenin disiplinler arası bir yapı ile oluşturulması hem akademik hem de sosyal bağlamda geniş bir etki yaratma potansiyeli taşımaktadır.
Temel Disiplinler:
- Dinler Tarihi (Mukayeseli)
– İslâm Dini ve Mezhepler Tarihi
- Din Felsefesi
– İslâm Felsefesi
- İslâm Doktrini (Kaynakları: Kur’ân, Hadis vs.)
- Psikoloji ve Ahlâk
Yardımcı Dersler:
- İslâm Sanatı
- İslâm Hukuku
- Türkçe Dinî Metinler
- Arapça
- Farsça
- 6. Yabancı dil olarak belirlenmiştir. (Baş, 2019: 55)
1949 yılında Türkiye’de üniversite yapılanmasında profesörlük kadrolarına başvuru süreçleri oldukça titiz ve detaylı bir şekilde yürütülmüştür. Senato gündeminde ele alınan başvurular neticesinde bazı akademisyenlerin durumu detaylı bir incelemeye tabi tutulmuş, bu süreçte akademik niteliklerini değerlendirmek amacıyla bir komisyon kurulmuştur.
İstanbul Üniversitesinden gelen Hilmi Ömer Budda ve Yusuf Ziya Yörükan’ın geçmiş akademik durumları tetkik edilmiş ve bu kişilerin doçent olarak kabul edilebilecekleri anlaşılmıştır. Durumlarının daha ayrıntılı incelenmesi için Prof. Enver Ziya Karal, Faruk Erem ve Hamit Dereli’den oluşan bir komisyon kurulmuştur. Ayrıca, profesörlüğe başvuran İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Ordinaryüs Prof. Esat Arsebük ve Prof. Necati Lugal’in talepleri de aynı komisyon tarafından incelenmek üzere bırakılmıştır. Bir sonraki senato toplantısında komisyonun raporu değerlendirilmiş ve milletvekili İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun üniversiteler kanunu nedeniyle 1950 yılı Mart ayına kadar atanamayacağı belirtilmiştir. Diğer namzetler olan Ordinaryüs Prof. Esat Arsebük İslam Hukuku profesörlüğüne, Prof. Necati Lûgal ise Arapça-Farsça profesörlüğüne seçilmiştir. Kısa bir süre sonra komisyonun raporuna dayanarak Ankara Etnografya Müzesi Müdürü Remzi Oğuz Arık İslam Sanatı Tarihi profesörlüğüne, Türk Dil Kurumu uzmanı Hilmi Ömer Budda Dinler Tarihi profesörlüğüne, Diyanet İşleri Müşavere Heyeti Üyesi Yusuf Ziya Yörükan ise İslam Mezhepleri Tarihi profesörlüğüne atanmıştır. Bu süreç, üniversitenin 1949-1950 eğitim-öğretim yılı hazırlıklarıyla eş zamanlı yürütülmüş ve 63 erkek, 25 kız öğrenci fakülteye kabul edilmiştir. (Baş, 2019: 55-57)
Fakültenin 1949-1950 Eğitim-Öğretim Yılı Ders Programı
Dersin Adı | Saat | Ders Verenler |
Arapça | 2 | Prof. Necati Lugal, D.T.C.F.’nde |
Farsça | 2 | Prof. Necati Lugal, D.T.C.F.’nde |
Yabancı Dil (İng., Alm., Fr.) | 4 | D.T.C.F.’nin Yabancı Dil Bl. |
Sosyoloji | 2 | Prof. Mehmet Karasan, D.T.C.F.’nde |
Mantık ve İlimler Felsefesi | 4 | Prof. Hamdi Ragıp Atademir, D.T.C.F.’nde |
İslam Dini ve Mezhepleri Tarihi | 4 | Prof. Yusuf Ziya Yörükan |
İslam Sanatı Tarihi | 2 | Prof. Remzi Oğuz Arık |
Mukayeseli Dinler Tarihi | 2 | Prof. Hilmi Ömer Budda |
İlahiyat Fakültesinin akademik yapılanma süreci, modern Türkiye’nin eğitim sisteminde dini eğitimin şekillendirilmesine yönelik köklü bir değişimin parçası olarak ele alınmıştır. Bu süreçte fakülte, sadece bir eğitim kurumu olmanın ötesine geçmiş; din bilimlerini çağdaş, bilimsel yöntemlerle incelemeyi amaçlayan bir akademik merkez haline gelmiştir. Fakültenin yapılanmasının başlangıcında, dini bilimler alanındaki temel disiplinlerin belirlenmesi kritik bir adım olmuştur. Bu disiplinler, ilahiyat eğitiminde köklü ve derin bir bilgi birikimi sağlayarak, öğrencilerin dini ilimleri hem teorik hem de uygulamalı düzeyde anlamalarını mümkün kılmayı hedeflemiştir.
Bu yapılanmanın ardında, fakültenin kuruluş felsefesi büyük rol oynamıştır. Bu felsefe, dinin bilimsel ve akademik bir zeminde ele alınmasını sağlayarak, mevcut dogmatik yaklaşımlardan ziyade, sorgulayıcı, analitik ve çok yönlü bir düşünme biçimini teşvik etmeyi amaçlamıştır. Fakültenin temel amacı olarak “din meselelerinin sağlam ve bilimsel temellere göre incelenmesi” ilkesi benimsenmiş ve bu ilke doğrultusunda mesleki bilgiye sahip, geniş düşünce ufkuna sahip din adamları yetiştirmek hedeflenmiştir.
Bu amaç doğrultusunda şekillenen akademik yapılanma, sadece teorik bir dini eğitim vermekten öteye geçerek, toplumda dinle ilgili meselelerde öncülük edecek akademisyen ve entelektüeller yetiştirmeyi de amaçlamıştır. Böylelikle hem akademik sahada hem de toplumda dinin doğru anlaşılması ve uygulanması konularında donanımlı bireylerin yetişmesi hedeflenmiştir.
Bu akademik yapılanma sürecinde, Türkiye’deki yükseköğretim kanunları ve üniversitelerdeki reformlar da etkili olmuştur. 1940’lı yıllardan itibaren Türkiye’deki yükseköğretim sistemi, üniversitelerdeki akademik özgürlüğü ve bilimsel çalışmaları teşvik etmek amacıyla çeşitli reformlara tabi tutulmuştur. Bu reformlar, İlahiyat Fakültesinin yapılanmasında da belirleyici bir rol oynamıştır. Dönemin yükseköğretim kanunları, akademik ilerlemeyi desteklemek amacıyla üniversitelerdeki kürsü sistemi gibi yapıların kurulmasını ve bu yapılar etrafında disiplinlerin gelişmesini teşvik etmiştir. Kürsü sistemi, fakültede disiplinler arası çalışmaların ve uzmanlaşmanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesine olanak sağlamıştır. Bu sistemin devreye girmesiyle birlikte, farklı ilahiyat disiplinlerinin bağımsız kürsüler altında organize edilmesi ve bu kürsüler aracılığıyla akademik çalışmaların daha sistematik bir yapıya kavuşması sağlanmıştır.
Fakültenin kuruluş amacı, “Din meselelerinin sağlam ve bilimsel temellere göre incelenmesini sağlamak; mesleki bilgiye sahip, geniş düşünme kapasitesine sahip din adamları yetiştirmek” olarak ifade edilmiştir. Bu ideal, fakültenin yapılandırma sürecinin temel felsefesini oluşturmuş ve fakültenin akademik yapısına yön vermiştir. Bu bağlamda, ilk adım temel disiplinlerin ve yardımcı derslerin tespiti olmuştur. Belirlenen temel disiplinler arasında Dinler Tarihi (Mukayeseli), İslam Dini ve Mezhepleri Tarihi, Din Felsefesi, İslam Felsefesi, İslam Doktrini (Kur’an, Hadis vb.), Psikoloji ve Ahlak yer alırken, Arapça, Farsça, Yabancı Dil, İslam Sanatı, İslam Hukuku ve Türkçe Dini Metinler yardımcı dersler olarak kabul edilmiştir. (Tosun, 74)
1952 yılında İslam Sanatları Tarihi, İslam Hukuku, Dinler Tarihi ve İslam Mezhepleri Tarihi kürsü başkanları belirlenmiştir. Kürsü sistemi, 1974 tarihli ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu’nun 37. maddesi gereğince daha da netlik kazanmış ve fakültenin kürsü sistemine göre yapılanmasına karar verilmiştir. Açılan kürsüler arasında Tefsir, Hadis, İslam Tarihi, Türk-İslam Sanatları Tarihi, İslam Felsefesi ve Filozofları, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Mezhepler Tarihi, Sistematik Felsefe ve Mantık gibi alanlar yer almıştır. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) kuruluşunun ardından, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu uyarınca bölüm ve anabilim dalları sistemine geçilmiştir. Fakülte, bu sistem çerçevesinde Temel İslam Bilimleri, Felsefe ve Din Bilimleri ve İslam Tarihi ve Sanatları ana bölümlerini ve ilgili anabilim dallarını bünyesinde barındıracak şekilde yeniden yapılanmıştır. Fakültenin akademik tarihi boyunca, uzmanlaşma ve program geliştirme tartışmaları önemli bir yer tutmuştur. Özellikle 1972-1973 öğretim yılından itibaren, fakülte eğitimi beş yıla çıkarılarak, ilk üç yıl ortak program, son iki yıl ise “Tefsir ve Hadis” ile “Kelam ve Felsefe” bölümleri uygulanmıştır. Bu yapılanma, 1985 yılına kadar sürmüş, daha sonra tek diploma programına geri dönülmüştür. 1997 yılında, Türkiye’deki öğretmen yetiştirme alanında yapılan düzenlemeler İlahiyat Fakültesini de etkilemiş ve İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü (İDKAB) açılmıştır. 2007 yılında ise Dünya Dinleri ve Yaygın Din Öğretimi ve Uygulamaları bölümleri eklenmiş, ardından Uluslararası İlahiyat ve İngilizce İlahiyat programlarının da eklenmesiyle fakülte, üç diploma programına ulaşmıştır. Ancak 2013-2014 ve 2014-2015 yıllarında bu bölümlere öğrenci alımı durdurulmuş ve diploma programı tekrar teke indirilmiştir. İlahiyat programlarındaki yapılanma süreci, akademik ihtisaslaşma ve mesleki eğitim tartışmalarıyla şekillenmiş, öğretmenlik ve din hizmetleri eğitimi konuları üzerine yoğunlaşılmıştır. Sonuç olarak, fakülte, modern eğitim sistemi içerisinde misyonunu tek bir program ile yerine getirme çabasına dönmüştür. (Tosun, 74)
FAKÜLTEMİZİN KURULUŞUNDAN BERİ DEKANLIK YAPMIŞ OLANLAR
Adı-Soyadı | Seçiliş Tarihi | Ayrılma Tarihi |
Ord. Prof. Esat Arsebük | 22.11.1949 | 12.06. 1951 |
Ord. Prof. Suut Kemal Yetkin | 12.6.1951 | 12.6.1953 |
Prof. Mehmet Karasan | 12.6.1953 | 14.5.1961 |
Prof. Dr. Bedii Ziya Egemen | 14.5.1954 | 22.8.1955 |
Ord. Prof. Sabri Şakir Ansay | 22.8.1955 | 22.8.1957 |
Ord. Prof. Dr. Suut Kemal Yetkin | 22.8.1957 | 23.6.1959 |
Ord. Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken | 23.6.1959 | 23.10.1959 |
Prof. Dr. Bedii Ziya Egemen | 23.10.5959 | 2.6.1960 |
Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu | 2.6.1960 | 30.11.1960 |
Prof. Dr. Neşet Çağatay | 19.4.1961 | 3.11.1964 |
Prof. Dr. Kemal Balkan | 3.11.1964 | 3.11.1966 |
Prof. Dr. Hüseyin Yurdaydın | 3.11.1966 | 4.11.1968 |
Prof. Dr. Hamdi R. Atademir | 4.11.1968 | 27.4.1970 |
Prof. Dr. Mehmet Taplamacıoğlu | 27.4.1970 | 5.11.1970 |
Prof. Dr. Mehmet Karasan | 5.11.1970 | 28.4.1971 |
Prof. Dr. Neşet Çağatay | 28.4.1971 | 4.11.1971 |
Prof. Dr. Necati Öner | 4.11.1972 | 7.11.1977 |
Prof. Dr. Hikmet Tanyu | 7.11.1977 | 4.11.1980 |
Prof. Dr. Hüseyin Atay | 4.11.1980 | 3.8.1982 |
Prof. Dr. Talat Koçyiğit | 4.8.1982 | 11.9.1985 |
Prof. Dr. Meliha Anbarcıoğlu | 12.9.1985 | 2.7.1990 |
Prof. Dr. Necati Öner | 2.7.1990 | 1.7.1994 |
Prof. Dr. M. Sait Yazıcıoğlu | 8.8.1994 | 8.8. 2002 |
Prof. Dr. Mualla Selçuk | 06.09.2002 | 05.09.2008 |
Prof. Dr. Nesimi Yazıcı | 17.11.2008 | 14.02.2012 |
Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal | 14.02.2012 | 10.09.2020 |
Prof. Dr. Şamil Dağcı | 10.09.2020 | 01.10.2022 |
Prof. Dr. İrfan Aycan | 07.10.2022 | … |
Kaynakça
Ankara Üniversitesi Senato Kararları Defteri. Toplantı Sayısı: 75, Karar sayısı: 236, Karar Tarihi: 15.06.1948.
Aydın, Muhammet Şevki. Cumhuriyet Döneminde Din Eğitimi Öğretmeni Yetiştirme ve İstihdamı. İstanbul: Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları, 2016.
Ayhan, Halis. Türkiye’de Din Eğitimi (1920-1998). İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1999.
Baş, Eyüp. “Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin Açılış Süreci.” Türkiye’nin İlahiyat Birikimi: Ankara İlahiyat’ın 70 Yılı (1949-2019). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2019, 49-58.
Baş, Eyüp. “Yegâne İlahiyattan İlahiyat Fakültelerine: Değişim Sürecinde Ankara İlahiyat.” 70. Yılında Ankara İlahiyat: Geçmiş ve Gelecek Perspektifleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları 2024, 103-138.
Bayraktar, Muhammet Mustafa. “Dârü’l-Fünûn’dan Günümüze Türkiye’de İlahiyat/İslâmi İlimler Fakültelerinin Akademik Yapılanma Sorunu Üzerine Bir İnceleme.” Eskiyeni 47 (2022), 437-462.
Doğan, Recai. “Darülfünundan Üniversiteye Dini Yüksek Eğitim Öğretim.” Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de İlahiyat Eğitimi. Ed. İrfan Aycan, Esra Gözeler, Nurullah Yazar. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2023, 151-189.
Engin, Zeki Salih. “Tanzimat Sonrasında Yüksek Din Eğitiminde Islahat: Darulfünûn Ulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesinin Kurulması.” Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30. Yıl Özel Sayısı (Eylül 2022), 1-15.
İhsanoğlu, Ekmeleddin. “Dârulfünun.” TDV İslam Ansiklopedisi. 8/521-525. Ankara: TDV Yayınları, 1993.
Tosun, Cemal. “Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Akademik Yapılanma ve Öğretim Programları Gelişimi (1949-2019).” Türkiye’nin İlahiyat Birikimi: Ankara İlahiyat’ın 70 yılı (1949-2019). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2019, 73-150.
Türkiye’nin İlahiyat Birikimi: Ankara İlahiyat’ın 70 Yılı (1949-2019). Ed. Eyüp Baş ve diğerleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2019.